KADIN CİNAYETLERİ ve KADINLAR GÜNÜ

                Cinayet, bir insanı bilerek öldürmek, yaşamına son vermektir. 
                Cinayet işleyen kişiye, bu hakkı kim veriyor. Egemen olamadığı ilkel güdüsü….İlkel güdüler, tatmin edilemeyen dürtüler, giderilemeyen korkular, gereksiz kıskançlıklar, kişisel yetersizlikler, yanlış algılar, akıl dışı nitelemeler, temelsiz kuşkular, vs. gibi olgular ve duygular bir insanı cinayet işlemeye yönlendiren en temel güdülerdir. Ama hepsinin temelinde toplumsal geri kalmışlığın, ekonomik yetersizliğin, eğitimsizliğin ve cahilce bir davranışın olduğu bir gerçektir.
                 Erkek, kendisini güçlü görmektedir. Erkek egemenli bir anlayışın onun bilinicine yüklediği yanlış algı budur. Fizyolojik olarak, erkek kaslarının ve kemiklerinin daha geniş ve daha yapılı olduğu doğrudur. Bu her canlının erkek üyesi için de söz konusudur. Ama bu durum, erkeği kadından üstün kılmaz. Üstünlük nicelikte değil, niteliktedir. İnsan, bilinçli bir varlıktır. Bu durumda en büyük güç “bilinçtir”. 
Saldırganlık, güçsüz olanın başvurduğu bir yöntemdir. 
                Kadınları öldüren bir “erkek”, ilkel güdülüdür, erdemsiz ve cahildir.
                Kadınlara saldıran bir “erkek” özünde yetersizlik ve bayağılık taşıyandır.
                Kadınları meta olarak gören bir “erkek”, kibirli ve zavallıdır.
                Kadınları arkasından yürüten bir “erkek” çağ dışıdır.
                Kadınları-kızları, cinsel obje olarak gören bir “erkek” bencil ve kendincidir.
                Kadınları “eksik” olarak gören bir “erkek”, zavallı ve bilinci kördür.
                Kadınının bilincini kullanmasına kendisi karar veren bir “erkek”, yabanidir.
                Kadını sahiplenen ve kendisine bağımlı kılan bir “erkek”, zavallıdır.
                Kadını, kör inancı ve banal bilinciyle öldürmeyi kendisinde “hak gören” bir “erkek”, zavallı, primitif bir kişidir.
                Bu özellikleri ve maddeleri çoğaltabiliriz. 
                Namus kavramını, kadının “bedeniyle” özdeşleştirenler, büyük bir yanılgı içindedirler. Erkek bedeni nedir o zaman? Oysa namus, insan bedeni üzerinden değil, davranışları üzerinden değerlendirilmelidir. Dürüst, güvenirli ve gereksinimleri karşılanan bir insan, eşini asla aldatmaz…. 
                 O halde Namus; namus, ahlaktır, dürüstlüktür, edeptir, erdemli olmaktır, güvenirliliktir, onurdur, sevgidir, üretmektir, gereksinimi gidermektir …vs.
                Birileri kadın bedeni üzerinden “namus” söylemlerinde bulunurken, diğer bir yandan soygundan, hırsızlıktan, sömürüden, dolandırıcılıktan, uyuşturuculuktan, rantiyeden… köşeyi dönüyorlar. Gencecik kızların bedenlerini satıyorlar. Bunlar “namuslu” öyle mi?
                Hadi canım sende….
                Erkeklerin yaptıkları nedir? Onlar da sözüm ona “Namus Bekçiliği” yapıyor….
                Son yıllarda kadın cinayetlerinde hızlı bir gelişme olduğu görülmektedir.
                Sevdiğini söyleyen çekiyor silahını sevdiğini öldürüyor. Böyle “sevgi” olur mu? Oysa sevgi yaşatmaktır.
İşyerinde patronuna kızan, gidip hırsını karısından alıyor. bu güçlüğünün ifadesidir. Gücü yetmeyene pısırıklaşanın, güçsüz olanın karşısında devleşmesidir. Zavallılıktır bu….
                İşsiz kalan koca, eşini öldürüyor!!! Akıl yitimi…. Be kardeşim o öldürdüğün kadınını mı seni işsiz bıraktı? Bu akıl tutulmasıdır…. Bu sınıf bilincinden yoksun oluştur.
                 Adam rüyasında kızını kurban ederken uyanıyor. Kalkar kalkmaz kızını kurban ediyor…. Burada, korteksin gelişmemesi, insanlaşamama söz konusu…
                 Adam eşinden boşanmış, kendisi başka kadınlarla fingirdeşiyor, ama boşanmış karısını kontrolünde tutmaya çalışıyor. Kadının yaşamına yön vermek istiyor ve kıskanıyor. Sonra da kadını öldürüyor…. Bu ne yaman bir böbürlenmedir. 
                Gerileyen, toplumsal yetersizliklerin, olumsuzlukların, ekonomik zayıflıklarının ve eğitimsizliğin bir insanı götüreceği yer kaba güçtür. Beyinleri ve bedenleri birçok eksikliklerle dolu olan ve doyumsuzluklarına gem vuramayan bir kişinin, yöneleceği yer, onun en zayıf noktası olan, kişiliğini ispat etmeye yönelik bir davranış göstermek olacaktır. Bu aslında kişinin zayıflığını gidermeye dönük bir davranış kalıbıdır. Bundan dolayı da kadını döven, öldüren, aşağılayan vs. her erkek, kendi güçsüzlüğünü gidermeye dönük bir eylem içine girmiş demektir.
Son yıllarda kadın cinayetleri daha da artmıştır. En son akıllarda kalan, Özgecan Aslan, Pınar Güneş, Cansu Kaya... ve duyulmamış olanları... 
                 21. yüzyılda Suudi Arabistan da düzenlenen şu sempozyuma bakın: "Kadın İnsan mıdır?" Şimdi bu kafadan kadınlara dönük pozitif bir akıl çıkar mı? Böyle saçma, absürt, akıl dışı bir düşünce olabilir mi? Bu düşüncenin neresi düzeltilebilir ki?!.. Sormak gerekir kadın insan değilse, "be hey densiz sen nasıl "insan" doğdun?                    Ey zavallı akılsız yaratık!... bilim ve akıl çağında, şu gerici, akıl dışı düşünceye bakın!!! Yüzyılımızın bilgi birikimine ve çağımızın insanına yakışıyor mu? Yazık!...
                 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü... Ve kadınlar yine üzgün ve en az erkekler kadar özgür ve eşit olduklarını belirtmek için haklarını arıyorlar, fakat yine karar vericiler tarafından bu da engelleniyor. 
Karar verici erkeklerse "gururlu ve kibirli" duruşuyla, "kadınlar günü" nutukları atacaklardır!... 
                  Bütün kadınların gününü kutluyorum.
SÜLEYMAN ZAMAN
 
 
19 ziyaretçi (42 klik)
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol