Basın, halkın sözüdür, kulağıdır, düşüncesinin yansıdığı, yansıtıldığı yazılı ve görsel yayınlardır. Toplumun enerjisini boşaltması ve kendi düşünsel farklılığını ortaya koyması onu deşarj da eder. Bu da ancak farklı düşüncelerin ve görüşlerin kendisini ifade etmesiyle olasıdır.               Bu anlamda basın, toplumun damarlarıdır ve toplumun diri kalması için gereken enerjiyi sağlar ve yansıtır.  Dünyada hep aynı düşünen iki insan bulamazsınız. Doğada da öyledir. Her şeyde görecelik vardır. Bu anlamda toplumlarda da değişik görüş ve düşünceler bulunmaktadır. O halde bu düşüncelerin de yansıması, aktarılması gerekir. Basın anlamında bu da ancak muhalif basınla söz konusu olur.              Muhalif basın, katılmadığı düşünceye, karşı düşünceyle yanıt vermektir. Sesini duyuramayan milyonlarca insanın sesini, sözünü, özünü vs yansıtmaktır.              Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli gösterge "muhalefetin" ne kadar güçlü olup-olmamasıyla ölçülür. Eğer, en küçük karşıt düşünceye bile tahammül edemeyen bir yönetim varsa ora da demokrasinin "D"sinden bile söz edilemez. Bu koşullarda ülkemizin geldiği şu aşamada, muhalefetin sesi olan 2 veya 3 gazete ve 2 TV'den başka da bir yayın organı kalmadı. Dün duyduk ki RÜTÜK tarafından YOL TV'ye de "yayın durdurma" kararı alınmış. Gerçekten de çok düşündürücü.              Mevcut AKP iktidarı muhalefetin sesini tamamen kısmak demokratik kanalları kapatmak istiyor.              YOL TV, Alevilerin de sesidir. Aleviler, bu kanal da deyişlerini,türkülerini, nefeslerini dinlemek, semahlarını izlemek ve kendi düşünsel dünyalarını yansıtan programları duymak ve görmek istemektedirler.  TV'lerin kapatılmasıyla hiç bir düşünce yok edilemez. Doğa boşluk kabul etmez, küçük bir doğa olan toplumda boşluk kaldırmaz.               TV'leri kapatmak çözüm değildir.               Bir an önce bu düşünceden ve karardan vazgeçilmelidir.               Bu kararı alanları kınıyor ve göz yumanları da yeriyorum.